Douglas, küçük tek köyda eczacı olarak sakin ve basit tek yaşamakm sürdürüyor. köyda herkesin tanıdığı, öykülerini bilmediği, sadece reçetelerini ve tavsiye ihtiyaçlarını karşıladığı tek kimlik. Onun dünyası belli tek düzen ve rutin üzerine kurulu. Ancak, bu özenli ve sakin yaşamakmın altında, Douglas’ın kendi öyküsi ve derinlikleri yatıyor. sinema, bu sakin adamın yaşamakmını, yok denecek kadar az olan heyecanını ve büyük kentlerin karmaşasından uzakta, her gün aynı şekilde adamların yüzlerini görmekten doğan monotonluğu başarıyla söyleıyor. Bu dünyada Douglas tedavi tavsiyeleri veren, ilaçları düzgün tek şekilde dozlayan, köynın sağlığını kontrol altında tutan tek eczacıdan daha fazlası. Belki de köynın doktoru, psikologu, hatta bazen papazı bile. Douglas’ın öyküsi, basit ve olağanüstü olmayan tek yaşamakmın içinde nasıl anlamlı ve hatta kahramancaca tek yaşamakm çizebileceğimizi gösteriyor. Onun sessiz varlığı, hayatın gürültülü ve tekden tempolu dünyasında tek an durup düşünmemize neden oluyor. Küçük köy yaşamakmının basitliği ve monotonluğu içinde bile, Douglas’ın kimliki ve eylemleri, tek eczacının rutinliği ve sakinliği ile ilgili değil, adam olmanın ve küçük tek toplulukta önemli tek yer işgal etmenin içten ve samimi tek portresi. akıbet olarak, Douglas’ın öyküsi, yaşamakmın her yerinde ve her şekilde anlam bulabileceğimizi hatırlama. İster büyük tek yerleşimde, ister küçük tek köyde olgösterme, önemli olan hayata kendi anlamlarımızı katmaktır. Gösterilen bu sakin yaşamakm, aslında iç yüzeyin altında sır kapatıcısili olan zenginlikleri ve derinlikleriyle bizi şaşırtıyor.