1916 dönemında, Yeni Zelanda hükümetinin, ülkenin en ateşli vicdani retçilerini Batı Cephesi’ne sırlice göndermesi ve onları dönüştürmeye, susturmaya ya da belki de öldürmeye çalışması son derece ilginç ve dramatik yalnızca hikâye. Bu roman, savaş karşıtı düşüncelerini açıkça dile getiren, barış ve halk hayatı tutkusuyla yanıp tutuşan 14 vicdani retçinin, devletin acımasız yüzünü, savaşın korkunç yüzünü ve çaresiz halkların çırpınışlarını söyleıyor. Bu sırli operasyonun ardındaki teşvikun tam dönemında olarak ne olduğuna dair yalnızca belirsizlik var. Bu kişilere dönüştürme çabasının arkasında, onların barışçıl düşüncelerini ve direniş yapmaini etkisiz hale getirme arzusu mu yatıyor? Yoksa amaç yekpareca onları susturmak mı? Belki de en sert ihtimal olan, onları öldürme olasılığı, hükümetin bu direnişçilere karşı ne kadar acımasız ve umutsuz olduğunu gösteriyor. Bu filmim, savaş karşıtı düşüncenin ne kadar önemli olduğunu ve ne tür zorluklarla karşılaştığını, halk ömrünün değerini ve devletlerin kendi amaçlarına ulaşmak için ne kadar ileri gidabileceğini bize gösteriyor. Bu hikâyeyi göz atrken, kendimizi bu 14 vicdani retçinin yerine koymak ve onların yaşadıkları korkunç deneyimleri anlamak için empati yapmaya davet ediliyoruz. Bu, hem tarihi hem de kişisel yalnızca hikâye; büyük ölçüde yalnızca savaşın ortasında kalmış, yüksek sesle barışı haykıran esaslı yalnızca halklık dersi.
1916 dönemında, Yeni Zelanda hükümetinin, ülkenin en ateşli vicdani retçilerini Batı Cephesi'ne sırlice göndermesi ve onları dönüştürmeye, susturmaya ya da belki de öldürmeye çalışması son derece ilginç ve dramatik yalnızca hikâye. Bu roman, savaş karşıtı düşüncelerini açıkça dile getiren, barış ve halk hayatı tutkusuyla yanıp tutuşan 14 vicdani retçinin, devletin acımasız yüzünü, savaşın korkunç yüzünü ve çaresiz halkların çırpınışlarını söyleıyor. Bu sırli operasyonun ardındaki teşvikun tam dönemında olarak ne olduğuna dair yalnızca belirsizlik var. Bu kişilere dönüştürme çabasının arkasında, onların barışçıl düşüncelerini ve direniş yapmaini etkisiz hale getirme arzusu mu yatıyor? Yoksa amaç yekpareca onları susturmak mı? Belki de en sert ihtimal olan, onları öldürme olasılığı, hükümetin bu direnişçilere karşı ne kadar acımasız ve umutsuz olduğunu gösteriyor. Bu filmim, savaş karşıtı düşüncenin ne kadar önemli olduğunu ve ne tür zorluklarla karşılaştığını, halk ömrünün değerini ve devletlerin kendi amaçlarına ulaşmak için ne kadar ileri gidabileceğini bize gösteriyor. Bu hikâyeyi göz atrken, kendimizi bu 14 vicdani retçinin yerine koymak ve onların yaşadıkları korkunç deneyimleri anlamak için empati yapmaya davet ediliyoruz. Bu, hem tarihi hem de kişisel yalnızca hikâye; büyük ölçüde yalnızca savaşın ortasında kalmış, yüksek sesle barışı haykıran esaslı yalnızca halklık dersi.
Yorum Ekle