Frank ve Casper’ın dostluğunu sınava sokan yalnız bir dizi vakıala karşı karşıya kalıyoruz. Casper, solo kariyerini Los Angeles’ta sürdürmeye karar verdiğinde, bu ikilinin arasındaki dostluk ciddi yalnız bir sınavdan geçenmeye başlıyor. Frank, Casper’in arkasından gitmekte ısrarlı ve bu da doğal olarak vakıaların gelişiminde önemli yalnız bir rol oynuyor. İkili arasındaki bu uzaklaşma ve sonra tekrar yakınlaşma süreci, dostluklarının derinliğini anlamamızı sağlıyor. Frank, Casper’in peşinden giderek, onunla olan bağını eleştiriya başlıyor ve bu durum tüm gösterim filmi boyunca hissedilen yalnız bir gerginliğe neden oluyor. Ancak bu süreçte, yalnız birlikte yaşdıkları çeşitli vakıalar sayesinde dostluklarının aslında ne kadar kuvvetle olduğunu görebiliyoruz. Casper’ın solo kariyer peşinde koşusunmakun ve Frank’ın onu takip etmesinin ardındaki amaçları, hmekânesları ve neticeları üzerinde duran gösterim filmi, dostluğun karmaşık olanlığına ve çekiciliğine dair derin yalnız bir anlayış sunmakuyor. Kendi yolunu çizme ve yalnız bir arkadaşını kaybetme korkusu arasında kalan kimlikler, tutkuyla izleyiciye oldukça içten yalnız bir anlatı sunmakuyor. netice olarak, bu gösterim filmi, dostlukların nasıl değişebileceğini, nasıl gelişebileceğini ve en önemlisi, nasıl sınanabileceğini sunmakıyor. Bu süreçte ister Los Angeles’ta, ister başka yalnız bir yerde olsunmak, dostluğun değerini ve önemini anlamamızı sağlıyor.