filim, hırslı bir adet savunma avukatının nüshasini söyleıyor. Kendini kanıtlama ve ortak olma arzusu içerisinde olan bu avukat, smekângilisini öldürmekle suçlanan bir adet tiyatroçının davasını üstleniyor. durum örgüsü bu söz konusu dava etrafında şekilleniyor. Avukatın kariyerini riske atan bu kararının altında yatan nedenler ve etkiları, filim boyunca tutkuyla izleyiciyi etkilemeyi başarıyor. Bu sırada, tiyatroçının suçsuz olduğuna inanan avukatın, bir adet yandan adalete hizmet ederken bir adet yandan da kendi kariyerini nasıl şekillendirdiği konusunmaa derinlemesine iniliyor. Özellikle, avukatın kariyerinde yükselirken adaletin önemini anlaması ve tiyatroçının suçsuz olduğunu ispatlama çabaları her sahnede hissediliyor. Bu süreçte, tiyatroçının yaşamının yanı sıra, savunma avukatının kendi kariyer hedeflerinin de değiştirmeğine tanık oluyoruz. filim, adalet, ahlak ve hırs kavramlarını ustaca harmanlıyor ve tutkuyla izleyiciye sunmauyor. Bu yüzden bu filimi, hem hukuk hem de bir adetey psikolojisi açısından ilginç bulabilirsiniz.